Geçen hafta Milliyet’in Abbas Güçlü’nün editörlüğünü yaptığı Özel Okullar Eki için bir söyleşi yaptık. Farklı yaş grupları için okul yapılarının değişen ihtiyaçları üzerine gelen sorular, mimarların ve eğitimcilerin bir araya daha çok gelmesi gerektiğini gösteriyordu…
Okul Binaları Nasıl Olmalı?
Okul tercihinde eğitim sistemi kadar okulun binası ve kampüsü de önemli etken. Eğitimci ve sosyalbilimci uzmanlarla işbirliği içinde mekan-eğitim ilişkisi üzerine araştırmalar yapan ve bu araştırmalarını prjoelerine yansıtan mimarlık ofisi PAB Mimari Tasarım, eğitim gruplarının yaşlara özel olarak planlanması gerektiğine dikkat çekiyor. mimarlık ofisinden Pınar Gökbayrak ile okul binalarının nasıl olması gerektiği üzerine konuştuk.
- Bir eğitim kurumu, nasıl bir binaya ve kampüse sahip olmalı?
Öncelikle her eğitim kurumu yaş grubuna göre özel olarak planlanmalıdır. Bir anaokulu ilkokuldan, bir ilkokul ortaokul ve liseden fiziksel olarak farklılık göstermelidir. Bu gereksinimin en temel nedeni ise öğrencilerin yaş farklarından kaynaklanan farklı fiziksel özellikleri ve öğrencinin yaşına uygun ergonomik ihtiyaçlardır. Örneğin bir anaokulunun tek katlı olması tercih edilirken, ilkokullar iki veya üç katlı, ortaokul ve liseler ise üç veya dört katlı yapılabilir. Ayrıca her yaş grubunun okul programının ağırlığı farklıdır. Anaokulunda çocuk ailesinden ilk defa ayrıldığı ve dış dünyayla tanıştığı için, onu hem evindeki gibi güvende hissettirecek bir ortam, hem de yeni şeyler keşfetmesini sağlayacak, merak duygusunu tetikleyecek mekan ilişkileri, renk kullanımı, yumuşak malzeme seçimi gibi pek çok ölçekte farklı detaylar söz konusu olacaktır. İlkokulda sosyalleşmeye imkan tanıyan ortak alanlar, ortaokul ve lisede ise branş derslerine göre teknik altyapısı çeşitlenen mekanlar, atölyeler, laboratuarlar öncelik kazanacaktır. Yapının ölçeği öğrencinin yaşına göre kendisini birey olarak görmesini ve aynı zamanda güvende hissetmesini sağlamalı ve mutlaka okul binaları çevrelerindeki okul bahçesiyle ilişkisi gelişmiş; yeşil ile iç içe kampüsler olarak tasarlanmalı.
- Veliler, okul binasında hangi detaylara dikkat etmeliler?
Velilerin, her şeyden önce okul binasının güvenliğine dikkat etmeleri önemlidir. Burada güvenlikten kasıt, malzeme seçimlerindeki güvenliktir. Örneğin dış mekanlarda zeminde kaygan bir seramik kullanılması, yağmurlu havalarda öğrencilerin sürekli kayıp düşerek yaralanmalarına sebep olabilir. Pencerelerde doğru doğrama seçimi öğrencilerin camlardan sarkmalarına ve olası kazalara engel olacaktır. Bu örnekler çoğaltılabilir. Malzemelerin doğru seçiminin ardından okulun iç mekanlarının -koridorlar dahil- ne kadar doğal ışık ve doğal hava aldığı da önemlidir. Öğrencilerin kullanacağı mobilyaların yaşlarına uygun veya ayarlanabilir, ergonomik olması hem omurga sorunları yaşamamalarını hem de dersi daha rahat takip etmelerini sağlar. Elbette özel dersliklerdeki donanımın yeterliliği ve bu sınıfların ihtiyaca uygun tasarlanmış ve farklılaşıyor olması önemlidir. Örneğin bir resim sınıfının bol ışık alan yüksek tavanlı bir alan olması gerekirken, laboratuarlarda güvenlik öncelikli, altyapı donanımı yeterli mahaller yaratmak gerekir. Okul binalarının iç mekanları kadar dış mekanları da önemlidir. Okul bahçelerinin otopark olarak kullanılan asfalt zeminler değil, öğrencinin gölgesinde dinlenebileceği ağaçlarıyla, serbestçe koşup oynayabileceği yeşil bir bahçesi olması önemli.
- Bir okul kampüsünde hangi alanlar daha önemli?
Elbette bir okulun derslikleri kadar; bahçesi, spor alanları ve sosyal mekanları da önemlidir. Aslında artık tanımların farklılaştığının altını çizmek lazım. Örneğin artık derslikler öğrencilerin yüzünü tahtaya döndüğü, öğretmen odaklı, bir kapı ile koridordan ayrılan yerler değiller. Derslik artık öğrenci odaklı, öğrencilerin birbirinden öğrenebilecekleri serbestlikte farklı oturma düzenlerine imkan tanıyan, gerektiğinde yan sınıfla arasındaki sürgülü duvarın çekilerek büyüyüp küçülebilen, kimi zaman bahçe veya terasla bütünleşebilen, kimi zaman koridorun bir uzantısı gibi çalışan sosyal mekanlara dönüştü. Eğitim vizyonu değiştikçe -ki Batı’da inovatif eğitim yöntemleri tartışılmaya ve uygulanmaya başlandı- mekanlar da bu yeni eğitim modellerine göre dönüşmek durumunda ve hatta mekan kurguları eğitim modellerini de dönüştürme potansiyeline sahip.
Dersliklerin değişmesi diğer mekanların değişmesini de peşisıra getiriyor. PAB Mimari Tasarım olarak projelerimizde katma değer kazandırmaya çalıştığımız, farkındalık yaratmak istediğimiz temel nokta da bu: ders dışı mekanlarda da aslında eğitimin devam ettiğini ve bu mekanların da en az derslikler kadar önemli olduğunu vurguluyoruz. Spor alanları ve bahçe kullanımı gibi olmazsa olmazların yanı sıra, enformel eğitim mekanları dediğimiz bu mekanlar; eğitimin ders saatleri dışında devam ettiği ve öğrenci-öğretmen ilişkisinin daha yakın olup öğrencinin hem öğretmeninden hem arkadaşlarından öğrenme süresinin ders mekan ve saatlerinin dışına taştığı yenilikçi bir eğitim modelini de işaret eder.
Örneğin, koridorlar artık sadece koridor değildir; öğrencilerin karşılaşma, sosyalleşme alanıdır; ders dışı sunum ve etkinliklerin düzenlendiği amfileri barındırır; duvarlarında sürekli değişen öğrenci ürünlerinin sergilendiği, iletişimin yoğun olduğu, interaktif ve katılımcı bir eğitimi destekler. Kütüphanenin, atölyelerin ve laboratuarların iç duvarları şeffaftır, koridordan gözlemlenebilir, böylece öğrencilerde merak uyandırır, davetkardır. Aynı etkileşim okulun bahçesinde de devam eder; dış mekan iç mekanın bir uzantısı ve en büyük sosyalleşme alanıdır. Bu nedenle derslik dışındaki tüm bu mahaller de okuldaki eğitimin ve dolayıyla yapının tasarımının önemli bir parçasıdır.
Comments