top of page

PAB, İstanbul Tasarım Bienali’nde

Hangisi Gerçek, Hangisi Kurgu?

Marangoz Feyzi Bey’in deprem sonrası devletin sunduğu kalıcı konutları elverişsiz bulup kendisine geçici bir barınak yapmasının ardından, TOKİ’nin kentsel dönüşüm projesiyle bu geçici konutundan çıkarılması medyada pek yer bulacak bir hikaye değildi. Oysa ki, aynı geçici konutu bir mimar “tasarlasa”, mimarlık yayınları ve ödül endüstrisi bu projeyi yere göğe koyamasa, bambaşka bir hikayesi olur muydu diye sorduk Bienal’de….


Bienal Katalogu’ndan:

Tasarlamak Ya da Yapmak


İçinden su içilen bir bardak ya da çatısı altında soğuktan korunulan bir ev… Hayatta kalmak için temel gereksinimlerimizi karşıladığımız objeler ne zaman birer tasarım nesnesine dönüşür?


Bir doğal afetin ardından, hava koşullarından korunmak üzere kendisine geçici olarak bir barınak inşa eden marangozun konutunu, oranları, ölçeği, malzemeleri bir araya getirişi ve çevresindeki mevcuda eklemlenme biçimiyle başarılı bir tasarım nüvesi olarak gördüğümüzü kabul edelim. Bu yapıyı, bir tasarım nesnesine dönüştürmeyen şey nedir? Aynı kütle bir mimar elinden çıksa, yapısal nitelikleri asgari konfor koşullarını sağlasa ve bir mimarlık yayını, yapının önüne geçen sunumuyla projeyi kamuoyuna duyursa farklı bir hikayesi olabilir mi?


Yoksa, marangozun konutu Richard Sennett’in mimarı da bir zanaatkar olarak tanımlayışına istinaden zaten başından beri görünmez bir tasarım nesnesi midir?




Kommentare


Die Kommentarfunktion wurde abgeschaltet.
bottom of page